Dünyayı nasıl gördüğümüz, çevremizdeki insanlarla kurduğumuz ilişkiler büyük ölçüde bellek ağlarımızda saklı olan yaşam deneyimlerimizle şekillenmektedir. Anılarımızın oluşturduğu ağlar algılarımızın, tutumlarımızın ve davranışlarımızın yani kişiliğimizin temelidir. Verdiğimiz tepkiler, şimdiki zamanda yapılan ya da söylenen şeyler kadar geçmiş deneyimlerle de ilişkilidir. İnsanı zorlayan ve anlamlandıramadığı bir çok durum, duygu ya da düşüncenin temelinde geçmişi bugünde yaşamak vardır.
Bir yerimiz kırıldığında canımız çok acır, bedenimiz ise o bölgeye iyileşme için hemen bir sıvı pompalar. Kırık, hiçbir şey yapılmasa da kendiliğinden iyileşir. Beynimizde de tıpkı bedenimizde olduğu gibi iyileşmeye yönelik bir bilgi işleme sistemi mevcut. Bu sistem rahatsız edici herhangi bir deneyimi öğrenmeyi sağlar. REM uykusu dediğimiz anda düşünce ve bilgi diğer anılarla birleşip öğrenme meydana gelir. REM uykusunda anı işlenir ve daha uyumlu ve kullanılabilir bir hale gelir.
Travmalar ya da üzücü deneyimler bilgi işleme sistemini baskı altına alabilir ve olayı çözüme ulaştıracak içsel bağlantıların yapılması engellenmiş olur. Bunun sonucunda bu anılar zihnimizde görüntü, duygu, beden duyumsamaları ve düşüncelerle orijinal halleriyle aynı tazelikte muhafaza edilir. İşte geçmişin bugün içinde aynı şekliyle yaşanmasının, zamanın bütün yaraları iyileştirememesinin nedeni budur.
Ancak yıllar önce yaşansa da aynı tazelikte hissedilen acılar en temelde geçmiş deneyimlerin yani anılarımızın beynimizde muhafaza edilme şekliyle ile ilgili olmakla birlikte etkisi değiştirilebilmekte nötr hale getirilebilmektedir.
“Eye Movement Desensitization and Reprocessing”-EMDR, “Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme” anlamına gelmektedir.
EMDR, Francine Shapiro’nun 1987 yılında parkta yürüdüğü sırada onu rahatsız edici düşüncelerin kaybolmasıyla yani tamamen tesadüfi olarak göz hareketlerinin olumsuz düşüncelerin şiddetini azalttığını fark etmesiyle keşfedilmiş oldu. Ardından yaptığı bir çok çalışma ve araştırma sonucunda çift yönlü uyarımların beynin iki tarafında, mantık ve duygu arasında bağlantı kurup iyileştirme sağladığını ortaya çıkardı.
Dünyada milyonlarca insan EMDR terapisi ile tedavi edilmiş olup özellikle son yıllarda bir çok uzman tarafından sıklıkla tercih edilen bir terapi yöntemidir. EMDR terapisinde amaç olumsuz yaşantıları, travmaları silmek değil bu anıları nötr hale getirmektir.
Beynimizin sağ lobunda anılarımız ve duygularımız kaydedilirken sol lobunda olaylar anlam kazanır. Beynimiz önemli gördüğü anıları hatırlar. Limbik sistem içindeki amigdala’nın amacı da hayatta kalma sistemine hizmet etmek olduğu için gün içerisinde sürekli olarak ‘an’ları taramaktadır. Olumsuz her şey bir sonraki benzer durumdan korunabilmek adına bu nedenle kaydedilir. Yaşadığımız olaylar sağ ve sol beynimiz arasında kurulan temasla olumlu ya da olumsuz anı havuzuna sindirilmiş olarak aktarılır. Travmatik anılar ise bu şekilde işlenmemiş yani sindirilmemişlerdir ve en ufak tetikleyiciyle karşımıza çıkmaktadır. Beyin, travmatik anıyı parçalar halinde kaydeder. İşlenmeden depolanmış olan bu deneyimler aradan ne kadar zaman geçerse geçsin aynı tazelikte yani sıcak kalır. Bu anıların bileşenlerini duyusal girdiler, düşünceler-inançlar, duygular, bedensel duyumlar oluşturmaktadır. Sadece olumsuz çocukluk ya da ergenlik dönemi deneyimleri değil yetişkinlik döneminde yaşanan travmalar da TSSB ya da daha başka bir çok bozukluğun semptomlarını yaratabilir. EMDR terapisi ile bu anılar belirlenir ve işlenir.
EMDR Terapisinde en temel amaç danışanı bugüne taşıdığı geçmişinden kurtarıp sağlıklı ve istediği şimdiye ulaştırmaktır. EMDR terapisi ile danışan geçmişinden ders çıkarır, stres oluşturan uyaranlara karşı duyarsızlaşır ve tüm bunların yanında gelecekte de kullanacağı baş etme becerileri kazanır.
Bilgi işleme sistemini aktifleştirmek için göz hareketlerinden başka ses ve çift yönlü dokunsal uyaranlar – diz, kol, göğüs-kullanılmaktadır. Çift yönlü uyaranlar ile beynin iki tarafında rahatsız edici duyguları, düşünceleri ya da duyumları barındıran anılar işlenerek kendimizi koruyabileceğimiz, olduğumuz halimizle iyi olduğumuz, güvende ve yeterli olduğumuz gibi olumlu yeni bilgilerin oluşturulması sağlanmaktadır.
• Kişilik Bozuklukları
• Aile Çatışmaları
• Boşanma
• Öfke Problemleri
• Panik Bozukluk
• Anksiyete
• Depresyon
• Yas
• Fobiler
• Migren, Fibromiyalji gibi ağrı rahatsızlıkları
• Yeme ve Uyku Bozuklukları
• Bağımlılıklar
• Taciz
• Beden Algısı Bozuklukları
• Cinsel İşlev Bozuklukları
• TSSB
• OKB
• Kompleks Travma
*EMDR Terapisi süresince danışan uyanık ve bilinçlidir, hipnoz karıştırılmamalıdır.
İlk olarak danışanın ayrıntılı geçmişi alınır ve terapi hedefi belirlenir..
Ardından danışanı rahatsız eden sorunların kaynağı olan anılar bulunur.
EMDR terapisinin ne olduğu ve nasıl uygulandığı ile ilgili danışana ayrıntılı olarak anlatılır.
8 aşamadan oluşan terapi sürecinde seçilen anı danışanın kendisini en rahat hissettiği çift yönlü uyaranla işlenmeye başlanır.
Tıpkı diğer terapi yaklaşımları gibi EMDR terapisinin süresi de danışanın geçmiş yaşam deneyimlerine, tolerans penceresine, travmaların boyutuna, sayısına ve danışanın güncel yaşam koşullarına bağlı olarak farklılık gösterebilmektedir.
To read more about EMDR in English, visit Eye Movement Desensitization and Reprocessing – EMDR in West London.